SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1040 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

103 - (1040) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدالأعلى بن عبدالأعلى عن معمر، عن عبدالله بن مسلم، أخي الزهري، عن حمزة بن عبدالله، عن أبيه ؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "لا تزال المسألة بأحدكم حتى يلقى الله، وليس في وجهه مزعة لحم".

 

{103}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül'a'lâ b. Abdil'a'lâ, Ma'mer'den, o da Zührî'nin kardeşi Abdullah b. Müslim'den, o da Hamzatü'bnu Abdillâh'dan, o da babasından naklen rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Dilencilik bâzınızın başı ile beraber gidecek hattâ huzûr-u ilâhiye yüzünde bir parça et kalmaksızın çıkacaktır.» buyurmuşlar.

 

 

(1040) وحدثني عمرو الناقد، حدثني إسماعيل بن إبراهيم. أخبرنا معمر عن أخي الزهري، بهذا الإسناد، مثله. ولم يذكر "مزعة".

 

{…}

Bana Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bana İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'nin kardeşlerinden bu isnâdla bu hadîsin mislini haber verdi. Yalnız «parça»'yı zikretmedi.

 

 

104 - (1040) حدثني أبو الطاهر. أخبرنا عبدالله بن وهب. أخبرني الليث عن عبيدالله بن أبي جعفر، عن حمزة بن عبدالله بن عمر ؛ أنه سمع أباه يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "ما يزال الرجل يسأل الناس، حتى يأتي يوم القيامة وليس في وجهه مزعة لحم".

 

{104}

Bana Ebû't-Tâhir rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Leys, Ubeydullah b. Ebî Ca'fer'den, o da Hamzatü'bnü Abdillâh b. Ömer'den naklen haber verdi. Hamza, babasını şöyle derken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«Bâzı kimseler taa kıyamet günü yüzünde bir parça et kalmaksızın (huzûr-u İlâhîye) gelinceye kadar âlemden dilenmeye devam edeceklerdir.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhar! ile Nesâî «Zekât» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

 

Müz'a: Parça, demektir. Bu kelimeyi bâzıları «Mez'a», bâzıları da «Miz'a»  şeklinde rivayet etmişlerdir.

 

Görülüyor ki: Ömrünü dilenmekle geçiren kimseleri Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz yermiş, kıyamet gününde böylelerin yüzünde et kalmıyacağını beyân buyurmuştur.

 

Hattâbi diyor ki: «îhtimâl bu hadîsten murâd: Dilencinin mevki ve itibaren sakıt olarak gelmesidir. Yahut yüzü âzab görecek de etleri dökülecektir. Bu şekilde azâb ona verilecek cezanın âmeli cinsinden olması içindir. Çünkü dilenci âleme el açmakla dünyâda yüzünü zelil ve rezil etmişti. Yahut kıyamette dilencinin yüzü kamilen kemikten ibaret olacak, bu hâl onu başkalarından ayıracak, dilenci olduğu onunla bilinecektir.

 

İbni Ebi Cemre: -Bu hadîsin mânâsı: Kıyamet gününde dilencinin yüzünde güzellikten eser bulunmıyacaktır, demektir. Çünkü yüzün güzelliği, üzerindeki etle kaaimdir.» demiştir.

 

Ancak Nevevî'nin beyânına göre bu çirkin hâl zaruret olmaksızın dilenenlere mahsûstur. Nitekim hadîsin bir rivayetinde; *Bir kimse malını çoğaltmak için dilenirse...» kaydı vardır.